Bir Edebiyatçının Gözünden: Güzellik Salonu Açmak İçin Neler Gerekli? Kelimelerin ve Güzelliğin Ortak Kaderi Bir edebiyatçı için her kelime bir aynadır; tıpkı bir güzellik salonundaki aynalar gibi, insanın hem dışını hem de içini yansıtır. “Güzellik salonu açmak için neler gerekli?” sorusu ilk bakışta teknik bir mesele gibi görünse de, aslında içinde derin bir edebi anlam taşır. Çünkü güzellik de tıpkı edebiyat gibi bir anlatıdır: görünüşün ardındaki hikâyeyi yeniden yazma çabasıdır. Virginia Woolf, “Kendine Ait Bir Oda”da bir kadının yaratıcı olabilmesi için mekâna ve özgürlüğe ihtiyacı olduğunu söyler. Bu düşünceyi güzellik salonlarına taşıdığımızda, girişimciliğin yalnızca ekonomik bir adım değil, aynı zamanda…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Güneşlik Perde Ne Renk Olmalı? Kültürlerin Işığına Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak beni en çok büyüleyen şey, insan topluluklarının ışığa verdiği anlamdır. Işık, sadece fiziksel bir olgu değil; kültürlerin ruhunu aydınlatan, kimlikleri şekillendiren bir semboldür. “Güneşlik perde ne renk olmalı?” sorusu, bu yüzden basit bir dekorasyon sorusundan çok daha fazlasıdır. Çünkü perde, insanın hem doğaya hem de topluma karşı kurduğu sınırın bir ifadesidir. Güneşlik, ışığın içeriye ne kadar gireceğine, mahremiyetin ne kadar korunacağına, kimliğin nasıl temsil edileceğine karar veren sessiz bir kültürel araçtır. Işığın Kültürel Anlamı: Bir Antropolojik Başlangıç Her toplumda ışık farklı bir anlam taşır. Antik Mısır’da güneş,…
7 YorumGrey Seksüel Ne Demek? Eğitimsel Bir Bakış Açısı Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Öğrenmek, yalnızca bilgi edinmek değil, aynı zamanda dünyayı algılama biçimimizi şekillendiren bir süreçtir. Eğitimin dönüştürücü gücü, bireylerin dünyayı farklı açılardan görmesini sağlar ve toplumsal normlara, cinsiyet rollerine dair eski anlayışları sorgulamalarına yol açar. Bu bağlamda, “grey seksüel” kavramı da modern toplumun cinsel kimlik ve yönelim anlayışının evriminde önemli bir yer tutmaktadır. Cinsellik, tarihsel olarak genellikle katı bir ikilik üzerinden tanımlanmış olsa da, günümüzde bu anlayış genişlemekte ve çeşitlenmektedir. Grey seksüel terimi, bu çeşitliliğin bir yansıması olarak karşımıza çıkar ve birçok kişinin cinsel kimliğini tanımlama biçimini etkileyebilir. Eğitim ve…
6 YorumEn Küçük Ülke Nüfusu Ne Kadar? İnsan Psikolojisinin Mikrokosmosuna Yolculuk Giriş: Bir Psikoloğun Meraklı Bakışı İnsan davranışlarını çözümlemeye çalışan bir psikolog olarak, kalabalıkların içinde yalnız kalan bireyleri değil, az sayıda insanın oluşturduğu toplulukları da merak ederim. Çünkü bazen bir ülkenin büyüklüğü yüzölçümüyle değil, içindeki insanların birbirine dokunma biçimiyle ölçülür. Peki, en küçük ülke nüfusu ne kadar? Bu soru sadece bir istatistiksel merak değil, aynı zamanda bir psikolojik penceredir. Çünkü küçük toplumlarda insan zihninin, duygularının ve sosyal ilişkilerinin işleyişi büyük farklar gösterir. Gerçekten Ne Kadar Küçük? Dünya üzerindeki en küçük nüfusa sahip ülke, Vatikan’dır. Nüfusu yaklaşık 800 kişi civarındadır. Ancak bu…
Yorum BırakKağan Nedir Sosyal Bilgiler? Gücün, Empatinin ve Toplumsal Dengenin Yansımaları Bazen bir kelime, bir çağın ruhunu anlatır. “Kağan” da öyle bir kelimedir. Tarih boyunca liderliği, gücü ve yöneticiliği sembolize eden bu unvan, bugün artık sadece geçmişin bir yankısı değildir; aynı zamanda toplumun güç, sorumluluk ve adalet kavramlarını yeniden düşünmesi için bir davettir. Bu yazıda “Kağan” kavramını sosyal bilgiler perspektifinden; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet eksenlerinde ele alarak, modern toplumun vicdanına samimi bir dokunuş yapacağız. Kağan: Gücün Anlamını Yeniden Düşünmek Kağan, geleneksel olarak erkek liderliğiyle özdeşleştirilen bir unvandı. Ancak çağımızda liderlik sadece fiziksel güç ya da otoriteyle tanımlanamaz. Gerçek liderlik;…
8 YorumZıngıldatmak Ne Demek? Eğitimin Dönüştürücü Gücüyle Derinlemesine Bir Bakış Bir eğitimci olarak, her zaman öğrenmenin sadece bilgi edinmekten ibaret olmadığını düşünüyorum. Gerçek öğrenme, bireylerin düşünsel ve duygusal olarak dönüştüğü, içsel bir keşif sürecidir. Bu süreç, bazen kelimelerle ifade edilemeyen bir etki yaratır ve öğrenci, bu etkiyi anlamadan kendini daha farklı bir birey olarak bulur. Bu yazıda, “zıngıldatmak” kelimesinin ne anlama geldiğini ve eğitim bağlamında bu terimin toplumsal ve bireysel etkilerini keşfedeceğiz. Zıngıldatmak, çoğu zaman çocukluk dönemine ait bir kelime olarak kullanılsa da, pedagojik açıdan incelendiğinde çok daha derin anlamlar taşıyor. Zıngıldatmak Nedir ve Nerelerde Kullanılır? Zıngıldatmak kelimesi, Türkçe’de genellikle “bir…
8 YorumMerhaba, bugünkü yazımızda, belki de çoğumuzun bir şekilde duymuş olduğu ama detaylarına çok hakim olmadığı bir konuyu ele alacağız: Kandaki oksijen seviyesi. “Kandaki oksijen seviyesi 60 olursa ne olur?” sorusu, sağlıkla ilgilenen herkesin aklında beliren, ama cevabını çoğu zaman net bir şekilde bilmediği bir soru. Gelin, bilimsel bir bakış açısıyla, bu durumu anlamaya çalışalım ve neler olabileceğini keşfedelim. Kandaki Oksijen Seviyesi Nedir ve Neden Önemlidir? Öncelikle, kandaki oksijen seviyesini anlamak önemli. Vücut, oksijeni kan yoluyla hücrelere taşır. Oksijen, vücudumuzun enerji üretimini destekleyen hayati bir moleküldür. Normalde, kandaki oksijen seviyesi %95 ile %100 arasında olmalıdır. Bu, vücudumuzun her organına oksijenin yeterince…
8 YorumMiyop Zamanla Geçer mi? Tarihin Lensinden Görmenin Dönüşümü Bir tarihçi olarak, geçmişin tozlu sayfalarına her dokunduğumda şunu fark ederim: İnsanlık, hep görmekle meşgul olmuştur — hem gözüyle hem de zihniyle. “Miyop zamanla geçer mi?” sorusu, sadece bir tıbbi merak değil, aynı zamanda tarih boyunca toplumların kendilerini ve dünyayı görme biçimlerinin de bir sorgulamasıdır. Çünkü kimi zaman göz bulanır, kimi zaman zihin. Görme kusuru bazen bedensel bir eksiklik değil, çağın ideolojik bir sonucu olur. Görmek, her dönemde yeniden tanımlanmıştır: Antik Çağ’da hakikati görmek bir bilgelik meselesiydi; Orta Çağ’da Tanrı’nın ışığını fark etmekti; modern çağda ise, bilginin, bilimin ve teknolojinin gözlüğünden bakmaktı.…
6 YorumKaynakların Ağızda Başlayan Hikâyesi: Tıpta Köpek Dişi ve Ekonomik Perspektif Ekonomide her şey bir kıtlıkla başlar; sınırlı kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar ve tercihlerin sonuçları. Bir ekonomist, bu dengenin nasıl sağlanacağı üzerine düşünürken, insan bedeni de kendi mikro ekonomisini yürütür. Tıpta köpek dişi olarak adlandırılan yapı, yalnızca bir ağız anatomisi detayı değildir; tıpkı bir piyasa gibi, denge, güç ve fonksiyonun sembolüdür. Bu yazıda, tıbbın “köpek dişi” kavramını, ekonomik düşüncenin ışığında ele alacağız: kaynak tahsisi, rekabet, verimlilik ve toplumsal refah üzerinden. Köpek Dişinin Anatomik Değeri: Doğanın Sermayesi Tıpta köpek dişi —ya da latince adıyla caninus— ağızda kesici dişlerle azı dişleri arasında yer alır.…
6 YorumIşaret Sıfatına Hangi Soru Sorulur? Bir Filozofun Dil Üzerine Düşünceleri Dil, insanın varlıkla kurduğu en derin köprülerden biridir. Bir sözcüğün arkasında, yalnızca bir anlam değil; bir dünya görüşü, bir varlık anlayışı ve bir bilgi düzeni yatar. Işaret sıfatı dediğimiz şey de, ilk bakışta yalnızca dilbilgisel bir kategori gibi görünse de, aslında felsefenin üç temel alanı olan etik, epistemoloji ve ontoloji arasında sessiz bir diyalog başlatır. Peki, “Işaret sıfatına hangi soru sorulur?” sorusu, yalnızca bir dil sorusu mudur; yoksa varlığı işaret eden bir insanın, anlamın doğasına yönelttiği kadim bir sorunun yankısı mı? Epistemolojik Perspektif: Bilginin İşareti Epistemoloji, yani bilginin doğası üzerine…
7 Yorum